KÜL­TÜR­DEN GA­YE

Biz­de he­men bü­tün okur ya­zar­lar veh­me­der ki, kül­tür sa­de­ce bil­gi­dir. Bil­gi de ne de­mek? İn­san ka­fa­sının her gün ve her şu­be­de  meç­hul­ler ale­min­den fet­he­dip çer­çe­ve­leş­tir­di­ği şey­le­ri baş­tan ba­şa bil­me­ye im­kan mı var? O hal­de kül­tür­lü ol­mak ka­abil değil...  Bu­na mu­ka­bil her­kes ken­di mes­lek ve fa­ali­ye­ti­ne gö­re hu­su­sî bir şey bi­lir. Öy­ley­se kül­tür­süz ol­ma­nın yo­lu yok...  Hal­bu­ki kül­tür­lü ve kül­tür­süz adam di­ye, ha­ki­kat­te iki zıt tip var... Ya bun­lar ara­sın­da­ki fark?

Kül­tür, sa­hi­bin­de fi­kir bün­ye­si ha­li­ne gel­miş bil­gi­dir. Gı­da­nın, dö­ne do­la­şa da­mar­la­rımız­da kan ha­li­ne ge­li­şi gi­bi...  Kim­se bi­zi ki­le­rin­de­ki er­za­kı gös­te­rip o mik­yas­ta kan sa­hi­bi ol­du­ğu­nu id­dia ede­mez. Kim­se de an­sik­lo­ped­ya  ez­ber­le­mek­le kül­tür­lü ol­maz. Kül­tür, bil­gi sa­hi­bi ol­mak değil, bil­me has­sa­sına er­mek­tir. Bil­me has­sa­sı­na eren, bil­me­di­ği şey­le­rin de bir ne­vi ali­mi­dir. Na­sıl ki pa­ra­sı olan, sa­tın al­ma­dığı şey­le­rin de bir ne­vi ma­li­ki... Bü­tün bil­gi­le­rin kay­na­ğı id­rak çi­le­si­ni çek­miş ve bir dün­ya gö­rü­şü­ne var­mış her in­san kül­tür­lü­dür. Bu­nun için­dir ki, üni­ver­si­te­ler­de ve bil­has­sa mü­cer­ret ilim fa­kül­te­le­rin­de ta­le­be, bir şey öğ­ren­mek­ten zi­ya­de na­sıl öğ­re­ni­le­ce­ği­ni öğre­nir. Üni­ver­si­te, öğ­ren­me me­tod­la­rını öğ­re­ten ocak...

Bir şey bil­mek hü­ne­riy­le el­mas tak­ma sa­na­tı ara­s›n­da in­ce bir ya­kın­lık var. El­mas, mah­fa­za­sı­nı zen­gin et­mez. Onun­la çiz­gi­le­ri­ni ifa­de eden vü­cu­du kıy­met­len­di­rir. Bu yüz­den, Ka­ra­man­lı bak­ka­lın pır­lan­ta­ya  bo­ğul­muş par­mak­la­rı gi­bi, kül­tü­re sa­de­ce ve ka­ba­ca mah­fa­za­lık et­mek, üs­te­lik ser­vet ca­ka­sı yap­mak ha­ki­ki kül­tür­süz­lük­tür. Kül­tür­den ga­ye, en sa­de ve en za­rif kı­lık için­de biz­zat mü­cev­her ol­mak­tır.